5 meslek örgütünden iktidara çağrı: Gözaltındaki gazetecileri serbest bırakın
5 meslek örgütü, demokrasiye, basın ve ifade özgürlüğüne yönelik baskılara son verilmesi, gazetecilere yönelik hukuksuz uygulamaların durdurulması için iktidara ortak bir çağrıda bulundu.

Fotoğraf: ANKA
Ankara – Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Türkiye Yayıncılar Birliği (TÜRKYAYBİR), Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) ve PEN Yazarlar Derneği (PEN Türkiye), demokrasiye, basın ve ifade özgürlüğüne yönelik baskılara son verilmesi, gazetecilere yönelik hukuksuz uygulamaların durdurulması ve halkın haber alma hakkının engellenmemesi için iktidara ortak bir çağrıda bulundu.
TGC, TGS, TÜRKYAYBİR, TYS ve PEN Türkiye, basın özgürlüğünün engellenmesi, Saraçhane’deki toplantı ve eylemleri takip eden 11 gazetecinin gözaltına alınması, 3 gazetecinin şiddete uğraması ve medya kuruluşlarının tehdit edilmesi nedeniyle TGC Burhan Felek Konferans Salonu’nda basın toplantısı düzenledi.
5 meslek örgütünün, “Gazeteciyi ve medyayı tehdit etmekten vazgeçin” başlıklı toplantısında gazetecilere, yazarlara, yayıncılara yönelik uygulanan hukuksuz gözaltı, ev hapsi ve tutukluluk kararlarına, güvenlik güçlerinin gazetecilere yönelik şiddetine, internete erişim hakkının engellenmesine itiraz edildi. Toplantı sonunda yapılan ortak açıklamada, Türkiye’nin demokratik bir hukuk devleti olduğu hatırlatılarak, basın özgürlüğüne yönelik baskıların arttığı vurgulandı. Açıklamada, “Seçme ve seçilme hakkına yönelik müdahaleler toplumsal adalet duygusuna zarar vermektedir. Ayrıca Gezi süreci, yeni bir baskı aracı olarak kullanılmakta, Saraçhane’deki protestoları haberleştiren gazeteciler gözaltına alınmakta, sosyal medya hesapları askıya alınmakta ve TV kanallarına baskı uygulanmaktadır” denildi. Açıklamada, demokrasiye, basın ve ifade özgürlüğüne yönelik bu baskılara son verilmesi, gazetecilere yönelik hukuksuz uygulamaların durdurulması ve halkın haber alma hakkının engellenmemesi için iktidara çağrıda bulundu.
TGC. Gözaltındaki tüm muhabirlerimiz serbest bırakılsın
Toplantıda konuşan TGC Başkanı Vahap Munyar, bir ülkede demokrasinin işlemesi için hukukun üstünlüğüne, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğüne saygı duyulması gerektiğini belirterek, gazeteciler kamu yararının gerçekleşmesi için görev yaptıklarını söyledi. Munyar, “Ancak ülkemizde birçok siyasetçi ve kuruluş yasalarına aykırı davranan kurumların temsilcileri gazetecilerin can ve iş güvenliğini sürekli tehdit etmektedir. Gazetecilere yönelik sözlü ve fiziksel şiddet cezasızlıkla ödüllendirilmektedir. Meslektaşlarımıza yönelik sürekli haksız gözaltı uygulaması yapılmaktadır. Gazetecilerin sürekli gözaltı uygulamasıyla baskı altına alınmaya, sindirilmeye çalışılması, halkın haber alma hakkının engellenmesidir. Bu tutumu protesto ediyoruz. Bugün adliyeye sevk edilen meslektaşlarımız bir an önce serbest bırakılmalıdır. Gazetecilik yapmaları engellenmemelidir. Haberin serbest dolaşımı yurttaşın haber alma hakkı için gereklidir. Yurttaşların habere ve gerçeğe erişim hakkı engellenmemelidir. Ve gazetecilik suç değildir” şeklinde konuştu.
TGS: İtiraz edenin tutuklandığı bir süreçten geçiyoruz
TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, itiraz edenin gözaltına alındığı, tutuklandığı, baskı gördüğü bir süreç içerisinden geçildiğini ifade ederek, “Seçilmiş bir belediye başkanına yönelik başlayan ve bugün tüm Türkiye’nin birçok yerine yayılan hukuksuz uygulamalara karşı halkımız da tepkilerini gösteriyorlar. Ancak bu tepkilere karşı ciddi orantısız şiddet olayları yaşanıyor. Ve bu uygulanan yöntemi görüntüleyen, fotoğraflayan meslektaşlarımızın özellikle hedef alındığını biliyoruz. Gözaltından serbest bırakıldıklarında gazeteciler gidip görevlerini yapıp oradaki hukuksuzluğu belgeleyecekler” dedi.
TÜRKYAYBİR: Yurttaşların seçme ve seçilme hakkını savunuyoruz
Barışçıl protesto hakkının anayasa ve uluslararası sözleşmelerle korunduğunu vurgulayan TÜRKYAYBİR Başkanı Kenan Kocatürk, bu hakkı kullananlara yönelik orantısız güç, gözaltılar ve basına baskı uygulandığını ifade etti. Demokrasi ve hukukun üstünlüğü vurgusu yapan Kocatürk, yetkilileri hukuka uymaya ve halkın demokratik taleplerine kulak vermeye çağırdı. Kocatürk “Türkiye Yayıncılar Birliği olarak; hukukun üstünlüğünün, temel hak ve özgürlüklerin korunmadığı bir ortamda, demokrasiden ve toplumsal barıştan söz etmenin mümkün olmayacağının altını çiziyor; tüm yetkilileri, ulusal ve uluslararası hukukun gerekliliklerine uymaya ve halkın demokratik taleplerine kulak vermeye davet ediyoruz” diye konuştu.
TYS: Anayasal haklarımızı artık kullanamayacağımızdan kaygılıyız
TYS Genel Başkanı Adnan Özyalçıner ise, hukukun partizanlaşması ve baskılar nedeniyle kaygılı olduklarını söyledi. İmamoğlu’nun diplomasının yok sayılması, gece yarısı gözaltılar, gizli tanık ifadelerine dayalı soruşturmalar ve basına yönelik baskılarla Anayasal hakların ihlal edildiğini belirten Özyalçıner, demokratik hukuk devletlerinde bu tür uygulamaların kabul edilemez olduğunu söyleyerek, iktidarı Anayasa ve hukuk çerçevesine dönmeye çağırdı. Özyalçıner, “Televizyonlara ve gazetelere verilen haksız ağır cezalar, en temel Anayasal hak olan toplantı ve gösteri, yürüyüş hakkı Anayasa’daki hükümlere aykırı olarak sık sık vali ve kaymakamlar tarafından kısıtlanmakta, sosyal medya platformlarına erişim, yasalara uymaksızın sık sık daraltılmaktadır. Biz biliyoruz ki iktidar ve yargı eliyle gerçekleştirilen Anayasa’ya ve yasalara aykırı bu uygulamaların demokratik hukuk devletlerinde görülmesi mümkün değildir. Anayasal haklarımızı artık kullanamayacağımızdan kaygılıyız. Bu nedenle iktidarı, ülkemizin toplumsal esenliği, uluslararası saygınlığı için Anayasa’nın işlerliğine ve yasalara, demokratik-sosyal hukuk devleti uygulamalarına dönmeye çağırıyoruz” dedi.
PEN: Yargı sopasıyla sürdürülen baskılara ‘artık yeter’ diyoruz
PEN Yazarlar Derneği Başkanı Zeynep Oral, “İmamoğlu’nun diplomasının hukuka aykırı şekilde iptal edilmesi, ev baskınlarıyla belediye başkanlarının gözaltına alınması ve Şişli Belediyesi’ne kayyum atanması millet iradesine müdahaledir. Şu son yıllarda yaşadığımız hak ve hukuk ihmallerine, adaletin siyasal erkin emrine girmesine, hak ve hukuksuzluğun yaşamın her alanına egemen olmasına tanıklık ediyoruz. Düşünce ve ifade özgürlüğünün, Anayasal hakların hiçe sayıldığı bir dönemdeyiz. Mesleklerini hakkıyla yerine getiren gazetecilerin, sanatçıların, soruşturma ve gözaltına alınmalarına, bu baskılar aracılığıyla tüm medyaya ve sokaktaki insanlara gözdağı verilmeye çalışılmasına; yargı sopasıyla sürdürülen baskılara ‘artık yeter’ diyoruz” ifadelerini kullandı. (ANKA)
Evrensel'i Takip Et